Sirküler Sayı: 2021/259
Bilindiği üzere, 16.02.2021 tarih ve 31397 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 35 seri No’lı Tebliğin 15. maddesi ile, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin l/C-2.1.5.1 bölümünün ikinci paragrafında yer alan “İade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No’lı KDV beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması şartı aranmaz.” hükmündeki “şartı aranmaz” ibaresi “şarttır” olarak değiştirilmiştir. Buna göre, KDV tevkifatı kapsamında iade taleplerinin yerine getirilmesinde alıcı tarafından 2 No’lı KDV beyannamesi ile tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmesi şartı aranacaktır. Konu ile ilgili 2021/38 Sayılı Sirkülerimiz ile bilgilendirme yapılmıştı.
Tevkifattan dolayı iade talebinde bulunan bir mükellef, alıcısının 2 No’lı KDV beyannamesi ile beyan ettiği KDV’nin ödenmemiş olması nedeniyle talep etmiş olduğu iadenin reddedilmesi üzerine, ilgili düzenlemenin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açmıştır. Söz konusu davaya istinaden Danıştay 4. Dairesi 09.09.2021 tarih ve 2021/2647 Sayılı Kararı ile;
“Her ne kadar KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 35 seri No’lı Tebliğin 15. Maddesi ile, iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No’lı KDV beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olma şartı öngörüşmüş ise de KDV Kanunu’nda ödenmiş olma şartına yer verilmediğinden kanunda Hazine ve Maliye Bakanlığı’na tanınan yetkinin sınırları aşılarak düzenlenen ve mükelleflere Kanunda yer almayan bir yükümlülük yükleyen dava konusu tebliğ hükmünde hukuka uygunluk bulunmadığı ve uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğmasına yol açabileceği dikkate alındığında, Tebliğ hükmünün yürütmesinin durdurulması gerektiği sonucuna varılmıştır.”
Söz konusu karar için Danıştay Dava Daireleri Kurulu’na yedi gün içerisinde itiraz edilebilecektir. Danıştay’ın vermiş olduğu bu kararın tebliğin ilgili bölümünün yürütmesinin durdurulmasını kapsadığı, bu çerçevede Danıştay tarafından henüz dava konusu olayın esasına ilişkin herhangi bir kararın verilmediğini ayrıca belirtmek isteriz.