Fortune Ocak 2019, Meclise Sunulan Yeni Kanun Tasarısı
Değerli Fortune okuyucuları,
Bu yazımda TBMM’ne sunulan 30.11.2018 tarihli Kanun Teklifinde yer alan ve KDV Kanununda değişiklik yapılmasını öngören ve kur farklarının KDV’ne tabi olması gerektiği yönündeki düzenleme ile ilgili değerlendirmelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Bilindiği üzere mal teslimi ve hizmet ifalarında matrah, yani üzerinden KDV hesaplanacak tutar, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olarak tanımlanmıştır. Bunun dışında ithalatta matrah ve bazı özel matrah şekilleri ile ilgili özel düzenlemeler bulunmaktadır. Kanunda kur farkları ile ilgili doğrudan bir düzenleme bulunmamakla birlikte KDV Kanunu’nun 24. maddesinde vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi ödemelerin katma değer vergisi matrahına dahil olacağı belirtilmiştir. Maliye Bakanlığı çıkarmış olduğu Katma Değer Vergisi Uygulama Tebliğinde kur farklarını da yukarıda sayılan ödemelerin paralelinde değerlendirmiş ve KDV matrahına dahil unsurlardan biri olarak kabul etmiştir. Tebliğe göre kur farkları kurların artması veya azalmasına göre satıcı veya alıcı tarafından düzenlenecek fatura ile üzerinden KDV hesaplanarak karşı tarafa yansıtılacaktır.Ancak KDV uygulama tebliğinin kur farkları ile ilgili bölümü doğrudan kanun metninde olmadığı ve bu nedenle de tebliğ düzenlemesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle açılan bir iptal davasında, tebliğin kur farkları ile ilgili bölümü Danıştay tarafından iptal edilmiştir. Bununla birlikte halihazırda söz konusu dava henüz kesinleşmemiş ve konu bir üst yargı merci nezdinde devam etmektedir.
Kanun teklifinde kur farkları ibaresi, kanunun matraha dahil edilmesi gereken unsurların sayıldığı 24.maddesine eklenerek mevcut tartışmanın sonlandırılması amaçlanmıştır. Ancak düzenleme bugüne kadar gündeme gelmeyen birçok konuyu da tartışmaya açacaktır. Örneğin, ithalatta gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar oluşan kur farklarının ithalat matrahına dahil olacağı KDV Kanunu’nun 21. maddesinde belirtilmesine rağmen, bu düzenleme ile ithalattan sonra yapılan ödemeler nedeniyle ortaya çıkan kur farkları için de KDV hesaplanması gündeme gelecektir. Bunun tersi bir durumda, yani kurların gümrük beyannamesi tescil tarihinden sonra düşmesi halinde oluşan negatif kur farkları da gümrükte beyan edilen matrahtan düşülüp hesaplanan KDV’nin iadesini mi gerektirecektir?
Yeri gelmişken Kanun teklifinde yer almışken Meclis komisyon görüşmeleri sırasında geri çekilmiş diğer bir düzenlemeyi de sizlerle paylaşmakta yarar görmekteyim. Madde, grup şirketleri arasındaki ödünç para kullandırma işlemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun tefecilik suçu kapsamından çıkarılmasını öngörmekte idi. Söz konusu maddenin tekliften geri çekilmesi, grup şirketlerinin birbirlerine ödünç para vermelerinin tefecilik kapsamında değerlendirilme riskini arttırmıştır.
Leon Aslan Coşkun