Fortune Şubat 2019, Yurt Dışına Ödenen İnternet Reklam Bedelleri
Değerli Fortune okuyucuları,
Bu yazımda internet üzerinden verilen reklam hizmetlerinin vergilendirilmesi ile ilgili Cumhurbaşkanlığı düzenlemesi konusundaki değerlendirmelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Son yıllarda internet kullanıcı sayısı ile internet kullanım sürelerinde yaşanan hızlı artış aynı zamanda internet üzerinden mal ve hizmet satışlarının da artmasına neden olmuştur. Bu çerçevede verilen reklamların önemli bir kısmı televizyon, gazete gibi klasik reklam mecralarından, sosyal medya ve internet sitelerine kaymıştır. Ayrıca daha önce hedefi belirli bir yaş, cinsiyet veya sosyal grup olan reklamlar, günümüzde kişilerin kullandığı internet siteleri veya sosyal medya tercihlerine göre daha kişisel hale gelmiştir. Sosyal medya ve arama motorları algoritmik hesaplamalar ile internet reklamlarının kişiye özgü hale gelmesini sağlamıştır. Bu hizmetlerin sunucularının önemli bir bölümü de yurt dışında yerleşik şirketlerdir. Dolayısıyla bu şirketler vermiş oldukları reklam hizmetleri karşılığında elde etmiş oldukları kazançlar üzerinden Türkiye’de herhangi bir vergi ödemedikleri gibi, merkezlerini düşük vergi uygulayan veya hiç vergi ödemedikleri ülkelerde oluşturarak önemli ölçüde haksız rekabete sebep olmaktadır. Ayrıca bu durum ülkeler arasında, vergilemenin hangi ülkede yapılacağı konusunda da tartışma yaratmaktadır. Bildiğimiz kadarı ile bu şirketlerin Türkiye’de mükellef olmaları yönündeki çağrılara bugüne kadar olumlu karşılık alınamamıştır. Bunun üzerine TBMM söz konusu kazançların vergilendirmesine imkan tanıyan hükmü Cumhurbaşkanlığına yetki verilmek suretiyle 2016 yılında Vergi Usul Kanuna ilave etmiştir. Söz konusu yetkiye istinaden 2018 yılının Aralık ayında yayınlanan 476 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılı edenlere yapılan ödemeler üzerinden, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15 ve 30.maddeleri kapsamında vergi tevkifatı zorunluluğu getirilmiştir. Karara göre yurt içindeki reklam ve aracı şirketlere yapılan ödemelerdeki stopaj oranı sıfır olarak belirlenirken, yurt dışındaki reklam şirketleri ile bu şirketlerin verdikleri hizmetlere aracılık eden gerek Türkiye’de gerekse yurt dışında mukim kurum ve gerçek kişilere yapılan ödemelerden % 15 oranında stopaj yapılması öngörülmüştür.
Söz konusu stopaj uygulamasının yurt dışında mukim şirketlerin elde ettiği kazançların “ticari kazanç” olması nedeniyle, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına aykırılık taşıdığı öne sürülebilir. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının 7.maddesi “ticari kazanç” elde edildiğinde, bu kazancın yalnızca mevcut herhangi bir işyerine atfedilen bölümünün Türkiye’de vergilendirilebileceği şartını ihtiva etmektedir. Dolayısıyla yukarıda söz konusu edilen hizmetler, Türkiye’de herhangi bir işyeri açılmaksızın yerine getirildiği sürece, sadece hizmet verenin mukim olduğu ülkede vergilendirilmesi gerekmektedir.
İnternet reklamlarının başka ülkelerce vergileme örneklerine baktığımızda daha çok işlem vergisi şeklinde bir vergilendirme yoluna gidildiğini görmekteyiz. Uygulamanın planlandığı şekilde sürmesi, hizmet sağlayıcılarının dünya çapında şirketler olmalarından dolayı, stopajın Türkiye’de reklam hizmetini alan şirketlerin üzerinde kalacağı, amaçlanan sonucu sağlamayacağı ve ayrıca düzenlemenin vergi anlaşmalarına aykırı olması nedeniyle çok fazla ihtilafa neden olacağı düşüncesindeyim.
Leon Aslan Coşkun