Wastespresso Kurucu Ortağı Cavid Bayramlı'nın Röportajı
1. Kendinizden, kurumunuzdan/oluşumunuzdan bahseder misiniz? Faaliyet alanlarınız nelerdir? Gelecekte kendinizi nerede görüyorsunuz?
Biz Wastespresso olarak oteller, restoranlar, kafeler vb. işletmelerinin kahve atıklarının yönetimini yaparak kahve atıklarından plastik hammadde ve ürünler üretiyoruz. Örnek vermek gerekirse ürettiğimiz hammadde tek kullanımlık bardak, çatal, pipet, take away içecek bardaklarının kapaklarına dönüşüyor. Uzun ve orta ölçekte ise termos gibi sert plastik kullanılan ürünlerin üretimi de planlanıyor.
Her gün 2,5 milyar kahve tüketiliyor, bununla birlikte günlük kullanılan tek kullanımlık ürün sayısı çok fazla. Özetle bu iki problemi birbirinin çözümü haline getiriyoruz.
Wastespresso gibi önceki diğer girişimlerim de sürdürülebilirlik konularına dayanıyordu. Gelecekte de kurumsal hayatım ya da girişimcilik hayatımda yine sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayacak işlerle meşgul olacağımı öngörebiliyorum.
2. Sürdürülebilirliğin neresinde durduğunuzu düşünüyorsunuz? Örneğin hangi SDG’ler özelinde çalışıyorsunuz? Somut örnekler sağlayabilir misiniz?
Yeryüzündeki plastik atığı azaltıyoruz ve bunu yaparken döngüsel ekonomi modellerini baz alıyoruz. Yani 12. SKA olan ‘Sorumlu Üretim ve Tüketim’ amacına katkı sağlıyoruz. Sürdürülebilirliğin uygulanmasının en zor olduğu kafe ve restoranlara girip kahve atıklarını değerlendiriyoruz. Son tüketici ve üreticiyi birbirine bağlayan bir zincir kurduk. Bunu yaparken çeşitli paydaşlar ile çalışıyoruz. Kahve atıklarının toplanması oldukça zor bir süreç. Ayrıca bu süreçte mümkün olduğunca az karbondioksit salınımı yapmamız gerekiyor. 30 kg kahve toplamak için araçla 40 kg emisyon yayıyorsak yaptığımız işin bir mantığı olmaz. Rota optimizasyonu ve tüm tedarik zincirinin sürdürülebilirlik prensiplerine uygun olması gerekiyor, biz de işimizi layığıyla yapmak için gayret ediyoruz.
3. Bu alanda çalışırken en zorlandığınız durumlar nelerdir?
Benim girişimcilik serüvenim Wastespresso ile başlamadı aslında. Bundan önce 3-4 farklı girişimim daha oldu ve asıl zorlukları o girişimlerde yaşadım. Öncesinde birkaç girişim batırdıktan sonra edindiğimiz tecrübeler sayesinde Wastespresso’yu kurma süreci daha rahattı ancak kendine göre zorlukları da oldu. Hepsinde ortak zorlandığımız konu ise ikna problemi. Müşteriler sürdürülebilir ve çevreci iş modellerini benimsemekte zorlanıyor. Çevreci ürünleri tercih etmek öncelikli olamayabiliyor. Bir bilincin henüz olmadığını gözlemliyoruz. Aslında biz ve bizim gibi sosyal girişimler ürün ya da hizmetlerini tanıtırken aslında sürdürülebilirlik bilincini de doğru aktarmalılar ki ürüne ya da hizmete olan talep kendiliğinden oluşabilsin. İş birlikleri konusunda bu sebeple zorlanıyoruz. Çünkü halihazırda günümüzde petrol bazlı plastik üretimi çok kolay ve ucuz, talep daha fazla.
300’ün üzerinde partnerimiz var şu anda, yavaş yavaş bu zorluğun üstesinden geliyoruz diyebilirim. Bu zorlukları aştıkça mükafatını almaya başladık, Erciyes Holding’den 12,5 milyon değerlemeyle çok büyük bir yatırım aldık. Bu yatırımla daha da büyümeye başladık ancak bu büyüme yeni zorlukları beraberinde getirdi. Bunlardan en önemlisi ise ekibin koordinasyonu. Ekibin süreci iyi takip edip iş bölümünü iyi yapabilmesi çok önemli. Partnerlerle olan koordinasyon ve iletişimin sağlıklı olması çok önemli. Şu anda 12 kişiyiz ve çok deneyimli, çok başarılı bir ekibimiz var.
4. COP26 Zirvesi sizin çalıştığınız alanla ne kadar ilgili, sizin bu zirveden beklentileriniz nelerdir?
Günümüzde iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularındaki aksiyonlar sadece trend olduğu için -mış gibi yapılıyor. Bu gibi zirvelerde kavramların daha açık anlatılması, iklim değişikliği ile mücadelenin ve sürdürülebilirliğin nasıl uygulanacağını anlatılması ve netleştirilmesi gerekiyor.
5. Bu alanda çalışırken kendinizde yada çevrenizde/kurumunuzda gözlemlediğiniz olumlu değişiklikler var mıdır? Varsa nelerdir?
Aslında biz döngüsel ekonomi prensiplerinin neredeyse hiç uygulanmadığı bir sektörde çalışıyoruz. Ancak artık partnerlerimizin müşterilerine ‘Bakın bu pipetleri kendi kahve atıklarımızdan ürettik’ diyerek heyecanla anlatmaları bir şeylerin değişmekte olduğunu gösteriyor. Onlar söylemese de son kullanıcı ürünlerin farkını ve kalitesini anlıyor. Kâğıt pipetin dezavantajlarını ortadan kaldırıyoruz, üstelik 60-90 gün arasında doğada çözünebiliyor ürünlerimiz. Kâğıt pipete göre kahve atığından üretilen pipetin şöyle avantajları var:
1) Yumuşamaması
2) İçeceğinizin içerisine kanserojen gıda tutkalı maddesinin karışmaması
3) Kâğıt pipetten daha sert olması ve ambalaja pipeti batırırken kırılmaması
Plastik pipetin tüm performans avantajlarına sahip ürünlerimiz, sadece petrolden üretilmek yerine kahve atığından üretiliyorlar.
6. Sizin gibi gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Girişiminizin nelere ihtiyacı olduğunu iyi tespit edin ve multidisipliner bir ekip kurun! Güçlü olan yerleri güçlendirip konuşmak yerine zayıf olan yerleri görüp bu noktanızı güçlendirmek için çabalayın.
Başarısızlıklarınız sizi yıldırmasın. Diğer kurucu ortağı arkadaşım Kerem ve ben birlikte arka arkaya girişimleri batırdık ama bir yenisini kurmak için motivasyonumuzu hiç kaybetmedik.
Günlük hayatınızda karşılaştığınız sorunlara ‘Buna nasıl bir çözüm getirebilirim?’ sorusuyla yaklaşın. Bizim bir önceki girişimimizin ürünü ‘uzun ömürlü yol çizgi boyası’ idi. Sebebi, lise yıllarımda çok büyük bir trafik kazası geçirmiş olmam. Wastespresso ise şöyle çıktı, biz barista olarak çalışırken kilolarca her gün kahve atığını çöpe atıyorduk ve bir süre sonra sorgulamaya başladık. Hatta bir dönem kahve atıklarını çöpe atmayıp evimize taşıyıp gübre olarak kullanıyorduk. Kısacası günlük hayatımız sorunlarla dolu, girişiminizi kurmak için ilhamı dışarda aramayın.