Fortune Kasım 2017, Yeni Vergi Kanunu Tasarısı
Değerli Fortune okuyucuları bu yazımda daha çok motorlu taşıtlar vergisi düzenlemesi ile kamuoyunda gündeme gelen ve genelde vergi gelirlerinin artırılmasını hedefleyen yeni vergi tasarısının iş dünyasına etkileri konusundaki değerlendirmelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Son birkaç yıldır üretim ve istihdamın arttırılması amacıyla her platformda gündeme getirilen vergi indirimleri yerine tam tersi bir düzenlemeyi içeren tasarı, kamuoyunda şaşkınlıkla karşılanmıştır. Tasarı ile finansal kurumların kazançlarına uygulanacak kurumlar vergisi oranının %22’ye çıkartılması öngörülmektedir. Teşvik maksadı ile bazı sektörlerde kurumlar vergisi oranının daha düşürülmesi mümkün olmakla birlikte, belirli sektörlerin seçilerek daha yüksek vergi oranına tabi tutulmasının kanun sistematiğine uygun olmadığı düşüncesindeyim.
Ayrıca tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin dağıtılmamış karlarından da vergi tevkifatı adı altında bir vergi kesintisi yapılması öngörülmektedir. Düzenlemeye göre tam mükellef kurumların 2017 yılında elde ettikleri kazançlardan 2018 yılı Haziran ayı sonuna kadar dağıtmadıkları karlar üzerinden belirli bir oranda tevkifat yolu ile vergi alınacaktır. Söz konusu tevkifat uygulamasının sadece 2017 yılı için değil izleyen yıllar için de sürekli olarak uygulanacağı anlaşılmaktadır. Tevkifat oranının her ne kadar %1 olacağı söylenmiş olsa da, düzenlemeye göre kesinti oranı Bakanlar Kurulu’nca %25’e kadar arttırılabilecektir. Düzenlemenin gerekçesinde vergi kesintisi ile dağıtılmayan karların şirket sermayesine eklenmesinin teşvik edilmesinin amaçlandığı belirtilmektedir. Eğer dağıtılmayan karların sermayeye ilave edilmesi isteniyorsa, tevkifat yerine daha farklı bir düzenleme yapılması mümkün olabilirdi. Ayrıca holding yapılarında uygulanan tevkifat tutarı ileride kar dağıtıldığında mahsup edilemeyecektir. Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca iştiraklerden elde edilen karın holdinglere dağıtılması halinde dağıtılan karlar herhangi bir tevkifata tabi bulunmamaktadır. Bu durum, Holding iştiraklerinin ödemiş oldukları vergileri geri alabilmek için birçok idari süreci yerine getirmek zorunda kalarak enerjilerini boşa harcamaları sonucunu doğuracaktır. Dolayısı ile iştirak şeklinde yapılanmalar için mutlaka istisnai bir düzenlemenin yapılmasında yarar görmekteyim. Ayrıca dağıtılmamış karlar üzerinden tevkifat yapıldıktan sonra ortaklık yapılarının değişmesi halinde yapılacak kar dağıtımı üzerinden hesaplanacak tevkifatın, yeni ortaktan tevkif edilen vergi tutarından mahsup edilmesinde cari mevzuat çerçevesinde zorluklar çıkabilecek, belki de bu mahsupların yapılması mümkün olamayabilecektir. Sonuç olarak öngörülen bu düzenlemenin Kurumlar Vergisi Kanununun genel işleyiş ve mantığına ters düştüğü, bir nevi işletmelerin ticari kararlarına müdahale olduğu kanaatindeyim.
Tasarıda yer alan diğer bir düzenleme ise, gelir vergisine tabi gelirlerin vergilendirilmesinde vergi tarifesinin üçüncü diliminde yer alan oranın %27’den %30’a çıkarılmasıdır. Hangi açıdan bakarsanız bakın söz konusu vergi artışının üretim ve istihdamın artmasına olumsuz etki edeceği açıktır. Son birkaç yıldır üretim, yatırım, istihdam ve ihracatın arttırılması için birçok düzenleme yapılırken, istihdam üzerindeki vergilerin artırılması olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Yıllardır vergi tabanının genişletilmesi gerektiği her fırsatta dile getirilirken anlaşılan tekrar hali hazırda vergi veren mükelleflere ek yük getirilmektedir.