İZAHA DAVET MÜESSESESİ İLE İLGİLİ YENİ GELİŞMELER
Değerli Fortune okuyucularım bu yazımda son düzenlemeler kapsamında izaha davet müessesesi hakkındaki değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.
Yeni yüzyılda dijitalleşmenin hızla artmasından dolayı birçok veri artık kamu tarafından ulaşılabilir olmuş, bu kapsamda vergi idaresi de mükelleflerin yurt içinde yapmış oldukları birçok işleme ait bilgiye doğrudan veya dolaylı olarak ulaşabilir hale gelmiştir. Hatta vergi idaresi ülkeler arası yapılan ikili vergi anlaşmaları, bilgi değişimi ve otomatik bilgi değişimi anlaşmaları ile Türkiye’de mukim kişilerin yurt dışındaki finansal verilerini de elde edebilmektedir. Bu gelişmeler ışığında vergi idaresi artık geleneksel yöntemler dışına çıkarak vergi ziyaına sebebiyet verildiğine dair emarelere istinaden mükelleflerden izaha davet yolu ile açıklama talep edebilmekte, tespit edilen hususları herhangi bir bürokratik süreçten geçirmeden çözüme kavuşturabilmektedir.
Bu çerçevede izaha davet uygulaması ilk defa 2016 yılında başlatılmış, 2019 yılında yapılan bazı değişiklikler ile de uygulamanın işlerliği konusunda ilave düzenlemeler yapılmış ve on altı konu ile sınırlı olan izaha davet kapsamı genişletilerek vergi ziyaı şüphesi uyandıran her türlü konu kapsama alınmıştır.
İzaha davet yazısına istinaden mükellefler izahta bulunabilecekleri gibi bulunmama hakkına da sahiptirler. Eğer mükellef izaha davet yazısının tebliğinden itibaren 30 gün içinde izahta bulunma yönünde bir tercihte bulunmaz ise izaha davet komisyonu tarafından izaha davet yazısında yer verilen ziyaa uğramış olabilecek vergi tutarının beyan edilmesi gerektiğine karar verilecek ve mükelleften yine 30 günlük süre içerisinde hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerini vermesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanlarının gecikme zammı oranındaki izah zammıyla ödenmesi şartlarıyla vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan vergi üzerinden sadece %20 oranında hesaplanacaktır. Eğer mükellef izahta bulunur ve bu izahat kabul edilirse mükellef hakkında herhangi bir işlem yapılmayacaktır. Ancak yapılan izahın yeterli görülmeyip kabul edilmemesi halinde tıpkı izahta bulunulmama seçeneğinde olduğu gibi işlem yapılacak, ancak vergi kaybının daha çok olduğu kanaatine varılması halinde söz konusu mükellefin işlemleri vergi incelemesi veya takdir komisyonuna sevk edilebilecektir.
Öte yandan, yapılan yeni düzenleme ile sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma (SMİYB) halinde izaha davet edilecek parasal sınırlar yeniden belirlenmiştir. Daha önce SMİYB kullanımı için mükellefler izaha davet edilirken yeni düzenleme ile artık mükelleflerden herhangi bir izah talep edilmeyecek, sahte ve yanıltıcı belge kullanımına ilişkin idarenin ön tespit yazısı üzerine mükelleflerden doğrudan vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme zammı oranında bir izah zammının ödenmesi talep edilecektir.
Oysa KDV Genel Uygulama Tebliğinde KDV iadesi alan ve haklarında olumsuz rapor bulunan mükelleflerden izaha davet kapsamında izahat istenebileceğine dair hüküm halen yer almaktadır. Dolayısıyla, tebliğler arasında uyum sağlanması bakımından, KDV uygulama tebliğinde de paralel düzenlemelerin yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Ayrıca izaha davet uygulaması kapsamında, “SMİYB Ön Tespit Yazısı” kapsamında gerekli beyanları yaparak ödemeleri gerçekleştiren mükelleflerin vergi idaresi tarafından yine de SMİYB kullanan mükellefler listesine alınıp alınmayacağına dair herhangi bir açıklamanın da söz konusu izaha davet tebliğinde yer almadığını belirtmekte yarar görmekteyim.
Leon Aslan Coşkun